Ya Yaşarsın Gurbeti Ya Gurbette Bayramı

Bugün Kurban Bayramı. Gurbette bir bayramı daha yaşamak nasip oldu çok şükür. Bayramları Türkiye’den uzaklarda yaşamak, gurbet hisleriyle dolmak demek. Gurbeti en çok bayramlarda hissedersiniz. Hem çoluk-çocuğunuzla bir bayram sevinci hem de ailenizden, büyüklerinizden çok uzakta olmanın verdiği burukluk.

20081213-Bayram

Bayram
Warner Park – Madison, Wisconsin – 13 Aralık 2008

Gurbet diyarı Amerikalar. Kültür farklı, din farklı, herşey farklı! Çevrenizdekiler bilmiyor bugün sizin bayramınız olduğunu! Onlar için bu bayram gününün sıradan bir günden farkı yok! Ama siz biliyorsunuz ki bugün çok farklı bir gün! Onlar yaşamasa da, bilmeseler de, hissetmeseler de, herşeye rağmen bayramı yaşamalısınız. Hem siz biliyorsunuz da çocuklarınız nasıl bilecek bugün bayram olduğunu. Ne gelen var, ne giden! Ne ziyaret edilip, eli öpülecek dede, ne babaanne, ne anneanne, teyze, hala, dayı… Sadece siz varsınız, eşiniz ve çocuklarınız! Bütün âlem sizin hislerinize yabancı, ah gurbet!

O zaman önce bir yarım gün izin almak lâzım iş yerinden. Bayram namazına gitmek lâzım, ailecek! Hem kızımız da bugün okula gitmesin. Amerikalılar böyle şeyleri normal karşılıyor. Kızımızın öğretmenine bir e-posta “Bugün bizim bir dinî bayramımız var, kızımız Vildan okula gelemeyecek. Lütfen Vildan’ı mazur görün” İşte bu kadar!

Zaten akşamdan evin hem içini hem de dışını süsledik, Hanım sağolsun böyle şeylerde çok düşüncelidir. Çocuklar nasıl anlayacak bayram olduğunu? Sabah kalktıklarında sakın sormasınlar “Hani bugün bayramdı, diğer günlerden hiçbir farkı yok!” Evin dışını rengarenk ışıklarla süslemeseydik olmazdı! Noel geldiğinde kızımız “Baba herkes evini lambalarla süslüyor, biz niye yapmıyoruz?” diye sorarsa, biz de gururla “Evlâdım biz de bayramda süsledik ya!” diyebiliriz.

Bayram namazına gitmeden Türkiye’deki sevdiklerimizi aramak lâzım. Zaten çoktan akşam oldu oralarda! Ah şu dünyanın öbür ucu Amerika ve saat farkı, sevdiklerimizle aynı zamanı yaşamamıza bile izin vermiyorsun!

Hem ne güzel bir imkân, dünyanın dört bir yanından müslümanlar hep beraber kılıyorlar bayram namazını. Kadınlar, çocuklar da gidebiliyor bayram namazına! İlk defa böyle bir ortamda bulunuyorsanız, kendinizi bir an Umre’ye gitmiş gibi hissetmeniz muhtemeldir. Namaz sonrası buradaki Türk arkadaşlar olarak bir araya gelmek lâzım, bir bayram kahvaltısı yapsak ne güzel olur, mekân Türk-Amerikan Kültür Merkezi. Arkadaşıma kardeşim gibi sarılarak bayramlaşayım. Hasbalkader Türkiye’den birilerinin annesi-babası geldiyse, kızıma söyleyeyim ellerini öpüversin dedesinin, babaannesinin yerine! Gerçi “Burası Amerika!” öyle çocuklara pek harçlık vermek adeti de yok, olsun! En azından kızımız el öpmek ne demek öğrendi ya, bu da yeter!

Kurban görevimizi yerine getirdik çok şükür. Ama burada değil; çok uzaklara gönderdik kurbanımızı, tâ Afrikalara. Burada – elin memleketi Amerika’da – öyle bahçende, evin önünde, vs kurban kesemessiniz. Ancak bir mezbahanede kesebilirsiniz. Hem sonra müslüman bir kasap bulmalısınız. Malum etin helalliğinin şartlarından biri de hayvanın müslüman biri tarafından boğazlanmasıdır. Biz kavurma yiyemesek de bir Kurban Bayramı sabahı; gönlümüz hoş, biliyoruz ya birileri bizim kurbanımızdan nasiplendi.

Hanım da bayram tatlısı niyetine baklava yapmıştı. Belki gelen-giden olur, bizi hatırlayanlar, bayramlaşmaya gelenler olur. Şimdi tatlı olmazsa olmaz! Gerçi geçen bayram kimse gelmemişti, tatlı elimizde kalmıştı. Olsun tatlı olmadan bayram olmaz!

Böyle ecnebî memleketlerde bayram haftasonuna gelince asıl bayram o zaman oluyor. Ama bu sene ne yazık ki haftaiçine geldi. Ama biz yine buradaki yakın-uzak bütün arkadaşlarla hep beraber bayram sonrası ilk haftasonu toplansak ve bir bayramlaşma programı yapsak. Çocuklarımızı eğlendirsek, hem kendimiz hem çocuğumuz bayramın bayram olduğunun farkına varsa! Güzel fikir. Bir büyüğümüz bize bayramı anlatsa – mesela Kemal Karpat -, çocuklar şiirler, şarkılar söyleseler, bir iki yetenekli doktora öğrencisi türkü-şarkı söylese, çocuklara oyunlar oynatsak, hem palyoça bile çağırabiliriz… Sonra hep beraber bayram kavurması yesek, yanında pilav. Sonra tatlı yerken tatlı sohbetler… Bu da gurbette bayramın en güzel yanı! Türkiye’de böyle programlar yapılmıyordur ama buralarda aynı memleketden insanlar böyle programları yapmak için daha hevesli oluyorlar. Gurbet hisleri insaları daha da yakınlaştırıyor. Hem sonra buralarda memleket Türkiye oluyor, memleket neresi değince Trabzon, Balıkesir, Konya cevaplarının pek önemi kalmıyor.

Ya yaşarsın gurbeti ya da gurbette bayramı! Var mı başka yolu? Nice bayramlara inşallah.