Ahmet Rasim’in Şehir Mektupları‘nı okuyunca, bir ışık yandı.Niye ben de böyle mektuplar yazmayayım diye düşündüm. Zaten epeydir, çok şey yazmak istiyor ama bir türlü başlayamıyor; başlasam bitiremiyordum. Neden? Çünkü ince eleyip sık dokuyor, uzun uzun yazmak istiyor, hiç bir aytıntıyı atlamaya gönlüm elvermiyordu. Ama neden olmasın, mektup yazar gibi, havadislerden haber vermek, konulara şöyle böyle dokunup geçmek… Hem böylece daha çok yazı yazar hem de bir şey kaçırmamış olurum.
İşte bu birinci mektup olsun. Vira bismillah.
Continue reading →