Dönmek ve Burada Kalmak Çıldırtıcı Bir İkilem!

Dokuz yıldır Amerika’dayız, Türkiye çok uzaklarda ama sevdiklerimiz hep gönlümüzde.

Do-Not-Enter

Girme!
Governor Nelson State Park – Waunakee, Wisconsin – 17 Kasım 2012

Türkiye’den yeni gelmiş birisi ile tanışınca ya da arkadaşlarla konuşup yazışınca soruyorlar: “Türkiye’ye dönme planı var mı? Yoksa hep burada/orada mı kalacaksınız?” Gurbet ilde yaşayanlar için kolay bir soru değil!  Cevabı zor bu sorunun! Ben şöyle cevaplıyorum: Planımız yok, ama burada yaşayan her Türk gibi hep bir zaman dönme fikri var. Ama ne zaman, Allah bilir. Burada ilelebet kalacak değiliz ya!

Planı olanlar gördüm, seneye dönüyoruz diyorlar. Sonra sene geçiyor, dönmüyorlar. Ne oldu? Falan-filan işi de ayarlayalım, seneye kesin inşallah. Sonra gene olmuyor! Yani anlıyacağınız her sene dönemeyenler var! Yıllar yılları kovalıyor, zaman burada daha da hızlı akıyor, inanın! Hep beklemek ile geçiyor bir ömür! Ayrı olmak herşeyden çok zor.

Ben sadece bir kişi gördüm “Artık ben Türkiye’ye dönmem!” diyen; Atlanta’dan Ayhan Korucu. Onun haricinde her sene döneceğim deyip yılları geçirenler de, doktorayı bitirir hemen dönerim de diyen var, bir çocuklar ilkokulu bitirsin diyen de… Bir bakıyorsunuz yıllar geçmiş; olmuyor bir türlü olmuyor! Döneceğim deyip vazgeçenler de var.

Buraya gelince üç-dört sene uyum sağlamak, zorluklar ile mücadele ile geçiyor. Sonra buranın yolunu yordamını öğreniyorsunuz, yani buraya alışıyorsunuz. Sonra burası ile Türkiye’deki farklar belirginleşiyor. Her Türkiye’ye gittiğinizde farkları daha iyi tespit ediyorsunuz; hem menfi hem müspet farkları. Bu farklar sizin dönmenizi zorlaştırıyor. Sonra Türkiye’ye bir gidişinizde Türkiye’den çok uzaklaştığınızı hissediyorsunuz. Siz yokken hem ülke hem mekânlar hem de insanlar değişiyor. Bir hüzün kaplıyor içinizi, soruyorsunuz kendi kendinize değdi mi bunca şeyden uzak kalmaya! Bu artık gurbetin sevdiklerinizi özlemenin ötesinde -nitekim Türkiye’de de insanlar o kadar çok sık görüşmüyorlar- evet gurbetin vatan hasretine dönüştüğü nokta. Hatırlayınca vatanınıza dair bir şey gözlerinizin dolduğu nokta! Bundan sonra dönme fikri bir ızdırap hâlini alıyor. Düşün, taşın karar vermek zor!

Çoluk-çocuk, iş-güç! Kolay mı şimdi dönmek! Çok sıkıldığınızda tası tarağı toplayıp hemen dönüvermek! Ee dönünce ne olacak!

İş-güç: Gene sıfırdan mı başlıyacağım, yıllar geçmiş, çok şey değişmiş Türkiye’de kim bana iş verir, hem Türkiye malum iş ortamı çekilmez, üniversiteler malum buradaki araştırma imkânları yok, gerçi Türkiye’de ekonomik durumlar epey ilerledi ama kim bana buradaki işimi, imkânları verir, 30 yaşını geçmiş kişiye iş bile vermiyorlar…

Çoluk-çocuk: Çocuklar ne güzel burada okuyorlar, hem ne güzel avantaj burada okumak, eğitim gayet güzel burada,  hem Türkiye’ye dönünce nasıl uyum sağlıyacaklar, Türkiye’de bir sınav ve dersane çılgınlığı almış başını gidiyor, hem sonra büyük şehirlerde yaşamak çoz zor, trafik bir çile, küçük şehire yerleşsen iş yok, okullar iyi değil!

Bitmeyen sorular, bulunan cevaplar, cevapların arkasından gelen yeni sorular. Bir girdabın içinde dönüp duruyorsunuz. Herkes bunu yaşıyor burada! Gelirken, yaşarken ne zorluklar çektik şimdi dönmek ne kadar zor!

Dönenler yok mu? Tabii ki var. Aa falanca dönüyormuş, duydun mu? Neden dönüyormuş? Doktorasını bulunca iş bulamamış, orada burada oyalandıktan sonra Türkiye’ye döneyim demiş. Öbürü, hiç beklediğiminiz bir aile aniden dönüş kararı almış. Neden? Çocukları liseye gelince, çocuklarındaki durumdan memnun değillermiş ve çocukları için dönmüşler. Duyuyoruz dönenleri, hiç dönmeyecek gibi olanlar dönüyorlar, burada durmayacak gibi olanlar hâlâ dönmüyorlar.

Dönmek ve burada kalmak çıldırtıcı bir ikilem! Herkes yaşıyor bunu! Hayırlısı, hayırlısı…

6 Comments

  1. Macera dolu Amerika. Hakikaten gitmesi bir hayal fakat alışınca dönmesi bir zeval. Giderken kurulan hayaller belki de gerçekleşince birer birer, aklın bir köşesinde duran “dönme” fiili her zaman itili veriyor bir köşeye. Belki de döneriz bir zaman, belki planlı, belki plansız, belki de imkansız fakat bir tatlı geliyor alışılmış. Türkiye’de bile bir ilden başka bir ile taşınmak, bırakın ili bir semtten bir semte taşınmak bile nasıl bir külfet, bir ayrılık gibi geliyorsa bunun ülke bazında iç mukayesesine mazhar olmak da belkide bir nevi empati yapmamıza olanak veriyor. Alışıyoruz ve artık benimsemeye başlıyoruz. Zor ve acı olsa da…

    Bir diğer değinilecek nokta ise ki bence kompleks yaşam şartlarında sahip olan bir ülke Türkiye. Geçenler de Sayın TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak üniversite bünyesinde verdiği bir seminerde “Ben kendim Amerika’da uzun bir süre kaldım ve size şunun garantisini de verebilirim ki Amerika af buyurunuz “Idiot’lara” göre tasarlanmış bir hayat düzenine sahip.” diyor. Hani biz ilk gidecekken ve niyetimiz varken diyoruz ya “Arkadaş ne dil var ne bir kültür. Gidicez amma nasıl gidicez?” İşte bizler “alışmışız.” Türkiye’de düzen her zaman karışık gitti; hiç bir zaman bir türlü bir EGO otobüsü sırasına giremedik, hiç bir zaman yolda bir kere dahi olsun korna çalmadan geçemedik… Ha bu değil ki bir karamsarlık, aksi takdirde bir alışkanlık. Bize belki de zor geliyor basitlik. Alışmışız ya bir kere…

    Vel hasıl-ı kelam fazla uzatmadan konuyu, bağlamalı sonucu.

    Ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar.
    Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var.

    NFK

    vesselam…

  2. Furkancığım,

    Öyle işte, dönmek zor! Şimdilerde Amerika içinde bir şehirden başka bir şehire taşındık. Eski şehri özlemek ve yeni şehre alışmak duyguları hiç peşimizi bırakmıyor.

    İnsan yaşadığı yeri sever, özler elbette. Türkiye’yi hep özlüyoruz, uzaktan uzağa daha çok seviyoruz. İnsan yaşlandıkça çocukluğuna, doğduğu yere dönmek istiyor. Hepimiz bir hayatı yaşıyoruz; kader bizi bir yerlere alıp koyuyor. En zor duygular kalbimizi sıkıştırdığında hikmete sığınıyoruz. Hikmetsiz iş yapar mı Rabbim!

    Dua et gurbetteki yakınlarına.

    Muhabbetle

  3. Türkiye’ye dönmenin düşüncesi Türkiye’ye dönmekten daha güzel. Türkiye’ye döndüğünüz zaman aslında özlediğiniz, hayalini kurduğunuz ülkenin orası olmadığını farkediyorsunuz. O yüzden Türkiye’yi uzaktan sevip Amerika’da yaşamak en güzeli. Amerika’daki düzene, intizama alışan bir insanın Türkiye’nin çıldırtıcı derecede saçma düzenine uyum sağlaması çok zor. En güzeli uzaktan sevip yazları gelip görmek.

  4. Mustafa,

    Yorumun için teşekkür ederim. Haklı olabilirsin dönme düşüncesi hem çok güzel hem de ızdırap verici. Türkiye’yi uzaktan zaman geçtikçe daha çok seviyoruz. Türkiye’deki sıkıntıları da biliyoruz; hatta gün geçtikçe bu sıkıntılar daha da görünüyor oluyor bizim açımızdan. Acizane çarelerini de düşünüyoruz.

    Tatillerimizde hasret gideriyoruz ama son gidişler biraz ızdırap vermeye başladı. Uzak kalınca sevdiklerinize, hayatlara, tadlara, kokulara onları görünce içiniz cız ediyor. Ben de son zamanlarda Türkiye’ye gidip karış karış heryeri gezme, insanlarla hemhâl olma arzusu oluşmaya başladı; ama imkânlar ve şartlar insanı zorluyor.

    Hikmet ve tevekkül ve dahi yanında sevgini çoğaltma çoşkusu, bu bizi ayakta tutuyor.

  5. Merhabalar,

    2016 Nisan ayında 4 kişilik bir ekip olarak iş sebebiyle Atlanta’ya yerleşeceğiz sanırım. Öncelikle sizler için düşüncelerim; Mustafa Bey’in dedikleri daha doğru gibi, bizi, şartlarda ve vergilerde ülkeden soğuttular. Buralarda herkes bir şeylerden şikayetçi ve kimse sorunların çözülmesi için uğraşmıyor. Herkes kombine biletli antrenör anlayacağınız!

    Öte yandan internette Atlanta ile ilgili gidenlerin yazdıklarını bulmaya çalışınca karşımıza hiçbir şey çıkmıyor. Kentin sosyal durumu tehlikeli yanları, çalışma şartları vs konularda birşeyler yazarsanız bizim gibi potansiyel yeni gelecek kişiler için fener ışığı gibi olabilir. Sevgilerle.

  6. Merhaba Murat Aydoğan,

    Yorumunuz için teşekkürler. Bu yaz gene Türkiye’deydik, daha bir sıkıntılı gördük Türkiye’yi. İnsanlar daha bir tedirgin, mutsuz! Siyaset konuşuyor herkes, siyasetin bataklığı çekmiş herkesi içine. Sürekli bir mücadele ortamı! Kim kime yan gözle bakacak, öbürü de hemen cevap vermeye hazır! Herkes kendi doğrusu ile kendi hücresinde mutlu ama ötekine empati yapan yok!

    Atlanta’ya yerleşme kararınız hayırlı olsun. Atlanta bizim Amerika’da ilk yaşadığımız yer. Geçen Ağustos’da iş için oradaydım seneler sonra. Farklı bir gözle bakma fırsatı yakaladım onca tecrübeden sonra. Kıyaslasam bile başka yerlerle Atlanta hep güzel geliyor bana! Yemyeşil bir şehir. İstanbul metropol, Atlanta metropol; fark nedir gelince görünce yaşayacaksınız. Atlanta’da Türkler’in sayısı epey artmış, geçenlerde gözüme bir reklam ilişmişti: THY Atlanta’ya doğrudan sefer başlatacakmış. Atlanta Amerika’nın belli başlı büyük metropollerinden ama ekonomik olarak en uygunlarından biri. Eminim iş yapacak fırsat da bulursunuz, bir çok Türk ile de tanışırsınız. İnşallah İngilizce alt yapınız vardır ve kısa zamanda uyum sağlarsınız. Oradaki Türk dernekleri ile irtibata geçerseniz, kısa sürede yol alırsınız. Türkiye’nin fahri konsolosluğu da var. Konsolos Türkçe bilen Amerikalı bir hanımefendi. Siteleri: honturkishconsulga.org

    Uyarı, hiçbir şey kolay olmayacaktır, zaman ve sabır gerek. Hakkınızda hayırlı olsun.

Comments are closed.