Seyahat Güzeldir: Minnesota

Herkes gider güneye biz gideriz kuzeye misali geçen hafta üç günlük uzun haftasonunu (long weekend) değerlendirip yollara düştük ve Wisconsin’in komşu eyaleti Minnesota’ya gittik.

Minneapolis Hayvanat Bahçesi

Minnesota Hayvanat Bahçesi
Appley Valley, Minnesota – 1 Eylül 2012

Minnesota Amerika’nın 32. eyaleti. Amerika’da her eyaletin bir sloganı vardır ve araba plakalarında bu sloganı görürsünüz; Minnesota’nın sloganı da “Land of 10,000 Lakes” yani “1o Bin Göl Diyarı”. Minnesota haritasına bakın her yer irili-ufaklı göllerle dolu mavi mavi, güzel memleket; Allah sahibine bağışlasın.

Minnesota, Dakota kızılderili dilinde gökyüzü renginde su (sky-tinded water) demekmiş. Amerika’da bir çok eyaletin, şehrin, kasabanın, göl, nehir vs yer isimlerinin kökeni kızılderili dilleridir. Türkiye’de de böyle yer isimleri ile ilgili bir tartışma vardı, değil mi?

İstikametimiz Minnesota’nın en büyük şehirleri Minneapolis ve St. Paul şehirleri. Minneapolis ve St. Paul ikiz şehirler. Ek bilgi: Zamanla bir birleri ile iç içe büyüyen şehirlere ikiz şehirler deniyor. Mesela, Macaristan’daki Buda ve Peşt şehirleri, yani Budapeşte.

Çoluk-çocuk öyle uzun uzun gezmeye vaktimiz yok, maksat genel kültürümüz artsın. Yol uzun, Middleton ve St. Paul arası 404 kilometre. Yola çıkarken birinci kuralımız: Ne zaman ihtiyaç olursa yolda mola verilecek. Arabaların arkasına asıyorlar ya arabada bebek var (baby on board).

Amerika’da otoyollarda dinlenme alanları (rest area) vardır ve bu tesisler eyaletler tarafından işletilir, yani  özel değil, kâr amacı yok, maksat kamuya hizmet. Bu yerler Amerika’nın kendisi gibi sade, kullanışlı, ihtiyacı gören yerlerdir. Mola verdiğimiz yerlerden biri Wisconsin’deki Black River dinlenme alanıydı. Gene Amerikalılar’ın güzel bir  âdeti, önemli yerlere tarihî işaret (historical marker) koyuyarlar.

Bu tarihî işaretlerinden birinden öğreniyoruz ki 19. yüzyılda Black River bölgesinde 136 milyon “passenger pigeon” denilen bir tür yabanî güvercin yuvası varmış. Bir zamanlar bu tür güvercinlerden Amerika’da 4-5 milyarı sürüler halinden gökyüzünde uçuyorlarmış. Saatlerce ve hatta günlerce gökyüzünü kapladıkları rivayet edilir. Sonra ne olmuş biliyor musunuz? 19. yüzyılda bu güvercinleri ucuz et kaynağı olarak görüp avlamaya başlamışlar, sürüler halinde, binlercesini bir anda avlamışlar. Özellikle 1870 – 1890 arası bu avlanma inanılmaz boyutlara varır ve ne hazin ve acıklı bir hikâye! Ah insanlık dedirtecek bir son! Son evet Martha adını verdikleri son “Passenger” güvercini 1 Eylül 1914’de Cincinnati Hayvanat Bahçesi’nde bu dünyaya gözlerini kapar. Artık ne kendisi ne de kendi türünden herhangi bir güvercin bu dünyaya gözlerini açacak! İnsanlık günah hânesine bir satır ekledi. İnsanlık âlemi hayvanlar âlemine hiç ama hiç acımadı! Ah insanlık ah dedirtecek hâllerimiz!

Amerika’da seyahet etmenin bir Türk için en zor tarafı ne biliyor musunuz? Yemek; ne yesek, nerede yesek! Dinlenme alanı dediysek nerede o canım Türkiye’deki dinlenme tesisleri. Bir tost-bir ayran, sabahın erken saatinde içilen çorbalar, müessesenin ikramı çaylar… Yok efendim bunların hiç birisini bulamazsınız Amerika’da. Yeme-içme kültürü çok zayıf bu memlekette. Tabii olan yollara düşen bizlere oluyor, perişan oluyoruz. Ee o kadar olacak yol hali! Güzel tarafı ne biliyor musunuz? Oteller, standard, konforlu, sevecen, hesaplı, kahvaltı dahil oteller. Nerede kalacağım diye düşünme, yola çık. Han misali durursun bir yerde bulursun güzel bir otel. Sürpriz yok, kötü hizmet yok!

Amerika’nın en büyük AVM’lerinden biri -Türkçesi Alış Veriş Merkezi, İngilizce’si Mall- Minnesota’nın Bloomington şehrinde  bulunuyor. 230 bin metrekare kapalı alanı olan Mall of America‘yı yılda 40 milyon kişi ziyaret ediyor. İçinde kapalı alana kurulu lunapark var, çocuklar bayılıyor. Akla ziyan havada dönen, uçan, kaçan, hoplayan, zıplayan; aklı olanı aklından edecek bir sürü devasa oyuncak! Bana sorarsanız bunların bazıları modern dünyanın işkence aletleri! İnsanlar bilerek ve isteyerek kendine eziyet ediyor. Fazla vakit geçirmeyin akıl sağlığına zarar! İyi eziyetler, afferdesiniz iyi eğlenceler!

AVM’deki en güzel yer, en kaltta bulunan Deniz Dünyası (Sea World). Tam bir tefekkür mekânı. Allah’dan hakkıyla korkanlar âlimler, bilenler; değil mi? Burada Kaptan Kusto (Cousteau) misali akvaryumlar arasında dolaşırken imanımı tazeledim ve inandım ki o âlimler içinde Allah’a en yakınlaşma şansını bulanlar eminim ki denizin derinliklerine dalıp, bu muhteşem dünyayı müşahede edenlerdir. Hele bir deniz kaplumbağası vardı ki, gözgöze bakıştık dakikalarca! O ne muhteşem bir yaratık maşallah, subhanallah!

Minnesota Hayvanat Bahçesi çok güzel bir yer! Hem çocuklar, hem de belgeselsever büyükler için harika bir yer! Hayvanlar geniş alanlara, kendi doğal ortamlarına benzer alanlarda yaşıyorlar. Kafese hayır! Biz düştük özel olarak getirtilmiş dinazorlar sergisinin peşine ve sadece kuzey bölümünü gezebildik. Güney bölümüne gezmeye vakit-nakit değil ama halimiz kalmadı! Ne demiştik, bebek var! Amerikalılar’ın mimariyi hem iç hem de dış mekânlarda tüketimine bayılıyorum. Evet mimarlık, su gibi, süt gibi tüketilecek bir ihtiyaçdır ama bizde, Türkiye’de ne alanı var, ne tüketicisi! Hayvanat bahçesini o kadar güzel planlamışlar ki, doğa yürüyüşüne çıkmış gibi, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar herkes rahat rahat geziyor. Denk gelirseniz Dünyanın Kuşları (Birds of World) gösterisini izleyin. Kuş, böcek, deyip geçiverenler; lütfen bir an düşünün, etrafınıza bir bakın. Bastığım çim-çiçek, gördüğüm kuş-böcek deyip geçivermeyin!

Güvercinler hikâyesinden sonra bir de size bizonları anlatayım. Kovboy filmlerinde görürdük, kızılderililer bizonları avlardı; işte bu Amerikan bizonlarının hikâyesi! Bizonların diğer ismi de bufalo (buffalo). Bir zamanlar Amerika’da 600 milyon bizon yaşarmış. Geniş alanlarda özgürce otlar, sürüler halinde yaşarlarmış. Kızılderililer onları avlar hem yiyecek hem de giyecek ihtiyaçlarını karşılarmış. Ama Kızılderililer ve bizonlar aynı dağları ormanları paylaşan iki kardeş kavim gibilermiş. Sonra beyazderililer gelmiş, iki kavim arasına girmiş. Hem kızılderililer hem de bizonlar çok acı çekmişler. Beyazderililer -isterseniz soluk benizliler de diyebilirsiniz- kardeşlik hukukunu ortadan kaldırıp, bizonları avlamışlar, durmadan avlamışlar. Öyle ki bazen bir günde 100 bin bizon avlanmış! Nerede duracaklarını bilmiyorlarmış! Bizonların kemiklerini dağlar gibi yığıp üzerine çıkarak ‘hatıra’ fotoğrafı çektirmişler. Ve bir zaman gelmiş sadece 600 bizon kalmış, insanoğlundan bir kavim soluk benizliler neredeyse bizonların soyunu tüketiyorlarmış. Sonunda birileri dur demiş. Şimdi ise doğal ortamında yaşayan bizon yok artık! Çiftliklerde, koruma alanlarında, hayvanat bahçelerinde, millî parklarda gözetim altında yaşayan 500 bin bizon yaşıyor Amerika’da. Mışlı, muşlu masal tadından anlattım ama arife tarif gerekmez! Ben sadece bir kez daha izninizle ah insanlık diyorum!

Geldik dönüş yoluna. Gidiş yavaş, dönüş hızlı olur. Tatlı yorgunluk bize kaldı ama yeşillikler, mavilikler arasında ruhumuz huzur buldu. Seyahat güzeldir.